Karaciğer kanseri dünyada en sık görülen kanser tiplerinden biridir. Bu kanser genellikle kronik karaciğer hastalığı veya siroz zemininde gelişir. Karaciğer kanserinin tedavisinde kullanılan birçok tedavi yöntemi vardır ve tedavi sonuçları eskiye nazaran belirgin ölçüde daha iyidir.
Tıbbi istatistiklere göre, Türkiye’de 2020 yılında 5700 hasta karaciğer kanseri tanısı almıştır ve ülkemizde tüm kanserler arasında karaciğer kanseri 14. sıklıkta görülen kanser tipidir. Karaciğer kanserlerinin büyük bir kısmı sirozu olan hastalarda ortaya çıkar. Karaciğer kanseri gelişimi riskini artırdığı bilinen en önemli faktörler kronik karaciğer hastalığı ve sirozdur.
Karaciğer kanserlerinin büyük bir kısmını oluşturan hepatoselüler karsinom, karaciğerin esas hücrelerinden yani hepatosit adı verilen hücrelerden kaynaklanır. Karaciğerin ikinci en sık kanseri olan kolanjiyoselüler karsinom ise safra yollarını oluşturan ve kolanjiyosit adı verilen hücrelerden kaynaklanır.
Karaciğer kanseri nasış teşhis edilir?
Karaciğer kanseri teşhisinin bel kemiğini radyolojik tetkikler yani görüntüleme yöntemleri oluşturur. Bunlar arasında en sık tercih edilen üç yöntem şunlardır: Ultrasonografi, BT (Bilgisayarlı Tomografi), MR (Manyetik Rezonans Görüntüleme). Kanser şüphesi olan dokudan biyopsi yapılması (parça alınması) ve mikroskop ile incelenmesi standart bir uygulama değildir ancak karaciğer kanseri ile karışabilen ve tedavisi cerrahi olmayan bir hastalık açısından ciddi şüphe varsa veya hastanın tedavisine öncelikle cerrahi dışı yöntemlerle başlanılacaksa, biyopsi alınması gerekli hale gelir.
Karaciğer kanserlerinin çoğu, karaciğer kanseri için risk oluşturan hastalıklara sahip kişilerin takibi sırasında teşhis edilirler. Teşhiste en önemli silahlar görüntüleme yöntemleri ve tümör belirteçleri (özellikle AFP) düzeylerinin ölçümüdür.
Karaciğer kanseri teşhisinden emin olmanın tek yolu kanser şüphesi olan dokunun mikroskop ile incelenmesidir. Ancak hekimleriniz zaten kanser teşhisini doğrulamak ve bunun dışındaki olasılıkları dışlamak için gerekli tetkikleri yapacaklardır. Tüm incelemelere rağmen, karaciğer kanseri şüphesi ile ameliyat edilen hastaların oldukça az bir kısmında kanser dışı hastalıklar saptanır. Bu durumda hastalar boşuna ameliyat oldukları düşüncesine kapılabilirler ancak bunu ameliyat öncesinde kesin olarak saptamak her zaman mümkün değildir.
Tanıdan sonraki aşama hastalığın evresinin belirlenmesidir. Evreleme, görüntüleme yöntemlerindeki bulgulara göre yapılır. Karaciğer kanserleri için kullanılan birçok evreleme sistemi mevcuttur. Ancak tüm evreleme sistemleri kanserin yaygınlık düzeyini tespit etmek prensibine dayanır. Hastalığın evrelenmesi için yine en sık görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Bunlar arasında en sık tercih edilenler BT, MR ve PET (Pozitron Emisyon Tomografisi) gibi yöntemlerdir. Bu yöntemler sayesinde belirlenen evreye “klinik evre” denir. Eğer hastaya cerrahi tedavi uygulanırsa, cerrahi olarak çıkartılan dokular patolojik incelemeye tabi tutulur.
Karaciğer kanseri nasıl tedavi edilir?
Kronik karaciğer hastalığına veya siroza sahip olan hastalarda gelişen karaciğer kanserlerinde, tümörlerin cerrahi olarak çıkartılması şeklinde uygulanan klasik cerrahi tedavi, hastalığın sadece erken evrelerinde tercih edilir. Bunun haklı bazı gerekçeleri vardır. Birincisi, geride kalan karaciğer dokusunda yeni kanser odaklarının gelişmesi riski yüksektir. İkincisi, kronik karaciğer hastalığı veya siroz nedeniyle zaten sınırlı bir karaciğer kapasitesine sahip olan kişilerde uygulanacak küçük boyuttaki karaciğer ameliyatları dahi karaciğer yetmezliği ve ölüm ile sonuçlanabilir. Günümüzde siroz zemininde gelişmiş hepatoselüler karsinomlarda altın standart tedavi karaciğer naklidir. Karaciğer nakli, klasik cerrahi tedavinin yukarıda tanımlanan dezavantajlarına sahip değildir ve en iyi sağ kalım sonuçlarına sahiptir. Ancak, karaciğer nakli adayı olabilmesi için hastanın bazı kriterleri doldurması gerekir.
Bu hastalarda sıkça uygulanan diğer bir tedavi yöntemi de “transarteryel tedavi” adı verilen yöntemdir. Karaciğer kanserleri ağırlıklı olarak karaciğer atardamarından beslendiği için, anjiyografi ile karaciğer atardamarına girilerek buraya kemoterapi ilaçları veya radyoaktif madde içeren moleküller enjekte edilir. Kemoterapi ilaçları kullanılan yönteme “TAKE (TransArteryel Kemoterapi)” ve radyoaktif madde kullanılan yönteme “TARE (TransArteryel RadyoEmbolizasyon)” veya “SIRT (Selektif İnternal Radyoterapi)” adı verilir. Diğer bir önemli tedavi yöntemi de tümörlerin ablasyonu yani fiziksel veya kimyasal yolla imha edilmesidir. Bu amaçla en sık kullanılan yöntemler radyofrekans ablasyon ve mikrodalga ablasyondur. Ablasyon tedavileri genellikle ultrason eşliğinde ciltten girilerek uygulanır. Klasik kemoterapi ve radyoterapinin etkinliği ve yeri sınırlıdır. Bu tedaviler genellikle diğer tedavi yöntemlerinin başarılı veya mümkün olmadığı durumlarda veya diğer tedavi yöntemlerine yardımcı olarak kullanılırlar.
Kronik karaciğer hastalığı veya siroz zemininde gelişen karaciğer kanserlerinin aksine, sağlıklı karaciğerde gelişen karaciğer kanserlerinde ilk tercih klasik cerrahi tedavidir. Kanser odaklarının cerrahi olarak çıkartılması için bütün şartlar zorlanır. Ancak bunun mümkün olmadığı durumlarda, yukarıda bahsi geçen tedavi yöntemleri kullanılabilir.
Karaciğer kanserinin cerrahi tedavisi hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için cerrahi tedaviler bölümündeki "Karaciğer Cerrahisi" başlıklı yazıya göz atabilirsiniz.
Karaciğer kanserinde tedavi sonuçları nasıldır?
Günümüzdeki tedavi seçenekleri sayesinde karaciğer kanserinde oldukça yüz güldürücü sonuçlar elde edilebilmektedir. Bu nedenle, karaciğer kanseri eskiden düşünüldüğü kadar çaresiz bir kanser tipi değildir.