Reflü hastalığı ya da tıbbi ismiyle “gastroözofajeal reflü hastalığı” toplumda oldukça sık görülen bir hastalıktır. Hastalığın sebebi mide içeriğinin yemek borusuna kontrolsüz bir şekilde geri kaçmasıdır. Reflü hastalığı uzun süre devam ettiğinde yemek borusunda kalıcı hasara yol açabilir. Bu hasar yemek borusu kanseri açısından risk oluşturur.
Yemek borusu ile midenin bileşim yerinde bir kapakçık sistemi bulunur. Bu sistemle yemek borusundan gıdaların geçişine müsaade edilirken, mide içeriğinin yemek borusuna kaçışı engellenir. Bu kapakçık sistemi sayesinde yemek borusunun iç döşemesi asit ve safranın etkisiyle tahrip olmaktan kurtulur. Aynı zamanda asit ve safra, boğaz (larinks) ve akciğerlere ulaşarak bu bölgelerde zararlı etki gösteremez. Eğer bu kapakçık sistemi yetersizlik gösterirse mide içeriği yemek borusuna kaçar. Bunun sonucunda mide asidi yemek borusunun iç katmanına hasar verir ve yemek borusunda tahrişe iltihabi reaksiyon (reflü özofajiti) meydana gelir.
Reflü hastalığının belirtileri nelerdir?
Reflü hastalığının en önemli belirtisi göğüste yukarıya doğru yayılan yanmadır. Yanma midede, boğazda, boyunda, omuzlarda hatta sırtta ve kolda hissedilebilir. Bazen kalp ağrısından ayırt edilemez. Ağrı aniden başlar, saatlerce sürer. Daha çok yatarken ve uyurken meydana gelir. Öne eğilmekle artar. Antiasit ilaçlar ve yiyecekler ağrıyı hafifletir. Göğüs ağrısı nedeniyle hastaneye başvuran hastaların % 50’sinde reflü özofajiti saptanır.
Ağrıdan sonra en sık rastlanılan belirti ağza acı-ekşi su gelmesidir. Boğazda ve ağızda kötü bir tat ve yanma bırakır ve genellikle yemek sonrası, nadiren de yemek sırasında meydana gelir. Mide içeriğinin gırtlak, ses telleri ve bronşlara dek ulaşması sonucunda solunum sistemi ile ilişkili belirtiler gelişebilir. Hatta hastaların bazıları sadece solunum sistemi şikayetlerine sahip olabilirler. Reflü hastalığına bağlı en sık görülen solunum sistemi şikayetleri kuru öksürük, ses kısıklığı ve astımdır. Daha nadir görülen belirtiler ağrılı yutkunma, geğirti, hıçkırık, bulantı ve kusmadır.
Reflü hastalığı birçok hastalık ile karıştırılabilir. Bunlar arasında en önemlileri kalp krizi, kronik öksürük, astım, zatüre, farenjit, larenjit, gastrit ve safra taşı hastalığıdır.
Reflü hastalığı nasıl teşhis edilir?
Hastalığın teşhisi zor değildir. Hastanın şikayetleri dinlendiğinde teşhis büyük ölçüde netleşir. Ancak, hem reflü hastalığının sonuçlarının ve şiddetinin değerlendirilmesi hem de tedavi planı yapmak açısından ek tetkikler gereklidir. Bu amaçla en sık tercih edilen yöntem endoskopidir. Özellikle diyet ve tıbbi tedaviden fayda görmeyen, şikayetleri beş yıldan uzun süredir devam eden, 40 yaş üstünde olan, ailesinde sindirim sistemi kanseri hikayesi olan ve alarm belirtilere (yutma güçlüğü, ağrılı yutkunma, belirgin kilo kaybı, kanama, anemi) sahip olan hastalardan mutlaka endoskopik inceleme istenir. Endoskopi sırasında reflü hastalığının yol açtığı hasarın şiddeti, reflü sonucu gelişebilen doku değişiklikleri tanımlanabilir ve biyopsi alınarak şüpheli olasılıklar doğrulanabilir.
Reflü hastalığında, özellikle cerrahi tedavi planlanıyorsa, endoskopi dışında da tetkikler gerekli olabilir. Bunlar arasında en sık kullanılanlar ilaçlı pasaj filmi, pH monitörizasyonu ve manometridir.
Reflü hastalığı nasıl tedavi edilir?
Reflü hastalığı tedavi edilmediği takdirde bazı ciddi hastalıklara yol açabilir. Bu hastalıkların bir kısmı reflü hastalığı sonradan tedavi edilse dahi düzelmeyebilir. Bunlar arasında en sık görülen hastalık Barrett özofagusudur. Yemek borusunun alt kısmında sürekli mide asidi tahrişi ve buna bağlı iltihabi reaksiyon sonucunda ortaya çıkan doku değişikliğidir. Barrett özofagusu yemek borusu kanseri gelişimi açısından önemli bir risk faktörüdür. Barrett özofagusuna ek olarak, yine aynı mekanizma ile yemek borusunun alt kısmında nedbeleşme ve daralma meydana gelebilir.
Tıbbi tedavide temel ilaçlar asit giderici ilaçlardır. İlaç tedavisi ile hastaların çoğunda reflü hastalığının bulguları kontrol altına alınabilir. Reflü ilaçlarının yanı sıra mide boşalımını kolaylaştıran ilaçlar da tedavide kullanılır. Reflü hastalığında uygulanan endoskopik tedavi yöntemleri de mevcuttur.
Peki hangi durumlarda cerrahi tedavi gerekçesi doğar? Bu durumlar şöyle listelebilir:
Cerrahi tedavi ile en iyi sonuçlar ilaç tedavisinden fayda gören hastalarda elde edilir. Cerrahi tedavide midenin üst kısmı yemek borusunun çevresine sarılarak yeni bir alt kapak mekanizması oluşturulur. Bu işleme “fundoplikasyon” adı verilir. Eğer varsa, mide fıtığı da eş zamanlı tamir edilir.
Reflü ameliyatları genellikle kapalı yöntemle (laparoskopik ya da robotik) yapılır. Hastaya sağladığı belirgin avantajlar nedeniyle, ben de mümkün olan her durumda kapalı ameliyatları tercih ediyorum.
Reflü ameliyatları ile ilgili daha ayrıntılı bilgi edinmek için cerrahi tedaviler bölümündeki "Reflü Cerrahisi" başlıklı yazıya göz atabilirsiniz.