Karın duvarı fıtığı, karın duvarında normalde olmaması gereken bir açıklıktan karın içi organların cildin altına dek ilerlemesi durumunu tanımlar. Fıtığın boğulmasında yaşanan olaylar küçük beden bir yüzüğün takılması sonrasında yaşanan olaylara benzerdir. Yüzüğü taktıktan bir sür sonra, sıkı olan yüzük toplardamardaki kan akımını yavaşlatır ya da durdurur. Bu da parmağın ödemlenmesine yol açar. Ödem ile doku şişince artık yüzük hiç çıkartılmaz hale gelir.
Karın içindeki organ veya organlar, fıtık açıklığında geçerek cilt altına ilerledikten sonra fıtığa ait açıklığın kenarları ile sıkıştırılabilirler. Bu durumda, tıpkı yukarıdaki benzetmede olduğu gibi, organda toplardamar akımı yavaşlar veya durur. Bunun sonucunda ödem oluşur ve organ şişer. Şişen organ artık karnın içine dönemez ve fıtığın içinde sıkışır. Bu duruma da fıtığın boğulması denir.
Fıtık boğulduktan bir süre sonra ödem öylesine artar ki artmış basınç nedeniyle sonunda organın atardamarlarındaki kan akımı da durur. Eğer atardamarlardaki akım durduktan bir süre sonra da organda gangren gelişir. Eğer boğulan karın içi organ bağırsak ise, gangrene olduktan sonra delinir ve bağırsak içeriği fıtığın ve takiben karnın içine yayılır. Bu da ciddi ve ölümcül bir enfeksiyonu tetikleyebilir.
Fıtık boğulması gerçek bir acildir. Hiç vakit kaybedilmeden hasta hızlıca ameliyata alınmalı, gangren gelişmeden boğulan organ serbestleştirilerek yeniden kan akımı sağlanmalıdır. Eğer gangren gelişmişse, gangren olan organı çıkartmaktan başka çare yoktur.
Boğulmuş karın duvarı fıtıkları, organda gangren olsun ya da olmasın, ciddi ve tedavisi zor durumlardır. Bu nedenle, en uygun yaklaşım bir karın duvarı fıtığı daha herhangi bir soruna yol açmadan tedavi etmektir.