“İyileşme zaman alır. Tıptaki büyük ilerlemelere rağmen, iyileşmenizin en büyük kısmı içinizdeki muazzam iyileşme gücüne atfedilebilir. Vücut kendini kendi zaman çizelgesine göre iyileştirir. Endişeli düşünceler iyileşmeyi asla hızlandırmaz.” Criswell Freeman
Cerrahi ekibin önemli hedeflerinden biri cerrahi uygulanacak hastaların güvenli, konforlu ve hızlı bir biçimde iyileşmesi ve bir an önce normal hayatlarına dönmelerini sağlamaktır. Ameliyat süreci aslında ameliyathanede başlamaz ve hastaneden taburcu olduğunuzda bitmez; ameliyat süreci, cerrahi hastalık tanısı konduğunda başlar ve hasta normal günlük yaşantısına döndüğünde son bulur. Bu nedenle, ameliyat öncesi hazırlıklar, ameliyatın kendisi ve sonrası kadar önemlidir.
Ameliyat süreci, hasta için sadece fizyolojik bir stres kaynağı olmayıp aynı zamanda güçlü bir psikolojik stres kaynağıdır. Stres ve endişenin, başta bağışıklık sistemi olmak üzere, tüm sistemleri olumsuz yönde etkilediğini göz önünde bulundurmak ve stres ve kaygı düzeyinizi azaltmak için azami çabayı göstermek gerekir. Bu nedenle hastanın ameliyat öncesi psikolojik hazırlığı, fizyolojik hazırlığı kadar önemlidir.
Ameliyata ilişkin korkular ameliyatın büyüklüğü ile orantılı değildir. Ameliyat fikri dahi her insanda belli bir endişeye yol açar. Ameliyat öncesindeki psikolojik yüklerden en önemlisi “bilinmeyen korkusu”dur. Bilinmeyen korkusunun içinde birçok öğe gizlidir: ameliyat sonrasında ağrı, kanser olma ihtimali, organ kaybı, ölüm tehlikesi, anestezi tehlikesi, işini kaybetme, sevdiği kişi ve aktivitelerden uzak kalma, vs. Bilinmeyen korkusunu başa çıkmanın en iyi yolu ameliyatınızdan önce ameliyatınızla ilgili ayrıntılı bilgi edinmenizdir. Cerrahi ekibin bu konuda size cesaretlendirmesi ve tüm sorularınızı açık bir şekilde yanıtlaması çok önemlidir. Ayrıca, meditasyon, derin nefes alma, pozitif düşünme, hayal kurma gibi yöntemler de stresi azaltmaya yardımcı olabilir.
Kişinin cerrahiye uygun aday olması tek başına yeterli değildir; kişi aynı zamanda tıbbi açıdan da cerrahiye uygun olmalıdır. Diğer bir deyişle, genel sağlık durumu uygulanacak cerrahi girişimi kaldıramayacak kadar kötü olan hastalara ameliyat önermek mantıklı değildir. Bu nedenle, ameliyat öncesinde hastanın genel sağlık durumunun mükemmel değerlendirilmesi gerekir. Hastanın genel sağlık durumunu değerlendirirken göz önünde bulundurulan birçok kriter mevcuttur; bunlar arasında en önemlileri aşağıda şunlardır: Ameliyat gerekçesi olan hastalık, yandaş hastalıklar, geçirilmiş ameliyatlar ve hastalıklar, beslenme durumu, enfeksiyon varlığı, organ fonksiyonları ve kullanılan ilaçlar.
Hastanın yaşı tek başına ameliyata engel olarak kabul edilemez; yaştan daha önemlisi hastanın genel sağlık durumudur. Eğer hastanın bilinen yandaş sorunları varsa, ameliyat öncesinde bu sorunlar açısından ilgili hekimlerin görüşü mutlaka alınmalıdır. Yine kullanılan ilaçlarla ilgili düzenlemelerin de ilgili hekimlerce yapılması gerekir.
Hastalar ameliyat sürecinde kendilerine uygulanacak her türlü tıbbi ve cerrahi girişimden ve bu girişimlerin sonuçlarından haberdar olmalıdır. Cerrahın bu konuda hastayı sözel ve yazılı olarak bilgilendirmesi elzemdir. Bunun takiben hastadan aydınlatılmış onam formunu imzalaması istenir. Erişkin olmayan, karar verme yetisi olmayan veya şuuru kapalı olan hastalarda bu izin birinci derece akrabalardan alınır.
Öncelikle hastanın kullandığı ilaçlar konusunda ilgili branş hekimlerinden görüş istenir. Kalp ve tansiyon ilaçları, aksi söylenmediği takdirde, aynı şekilde alınmaya devam edilmelidir. Ameliyat öncesinde ağızdan bir şey almamanız gerekse de, bu ilaçları az miktarda su ile içebilirsiniz.
Aspirin ve türevleri, eğer kullanımları için mutlak bir gerekçe mevcut ise, ameliyat sürecinde de aynı şekilde kullanılmaya devam edilir. Eğer kullanımı elzem değil ise, cerrahiden en az üç gün önce kullanımı durdurulmalıdır. Aspirin haricindeki tüm kan sulandırıcı ilaçların kullanımı ameliyat öncesinde durdurulur. Ancak bu ilaçların kesilmesinden kaynaklanacak sorunları engellemek için ameliyat sürecinde kullanımı sakıncalı olmayan kan sulandırıcıların kullanımına başlanır. Ameliyat süreci tamamlandığında, hasta yine eski kullandığı kan sulandırıcıya geçer. Bu protokolü ilgili hekim düzenler.
Diyabet ilaçlarının kullanımı genellikle ameliyat sürecinde durdurulur ve normal beslenmeye geçene dek kullanılmaya başlanmaz.
Ameliyat öncesinde normal sabun ile yıkanmanız yeterlidir. Kılların giderilmesi için herhangi işlem yapmamalısınız ve kozmetik ürünler kullanmamalısınız.
Ameliyat öncesi dönemde yeterli ve dengeli beslenme, ameliyattan sonraki iyileşme süresini kısaltacaktır. Bu amaçla vitamin, mineral ve proteinden zengin besinler tüketilmeniz, bol sıvı almanız, diyabetiniz varsa kan şekerinizi kontrol altına almanız gerekir. Ameliyata altı saat kalana dek katı gıdalar, iki saat kalana dek sıvı gıdalar tüketebilirsiniz.
Ameliyathaneye inmeden önce hekiminiz odanıza gelerek taraf işaretlemesi yapar. Bunun için ameliyatın gerçekleşeceği taraf hekim tarafından özel bir kalemle hastanın bedeninde işaretlenir. Örneğin, hasta sol kasık fıtığı nedeniyle ameliyat edilecek ise hekim hastanın gövdesinin sol tarafına işaret koyar. Eğer iki taraflı bir ameliyat ise, her iki tarafa da işaret koyulur. Bağırsağın torbaya alınma olasılığı olan hastalarda torba bölgesi yine kalemle işaretlenir.
Güvenli bir cerrahi işlem için son kontrol noktası “time-out” denilen işlemdir. Hasta ameliyat masasına alındıktan sonra sorumlu hemşire ameliyat odasındaki tüm sorumlu sağlık personelinin duyacağı şekilde hastanın adını ve soyadını, ne hastalığı olduğunu, ne ameliyatı olacağını ve sorumlu hekimin kim olduğunu okur. Herkes onayladıktan sonra cerrahi işleme başlanır.