Ameliyat sonrası bakım süreci, ameliyatın bitişi ile başlar ve taburculuk işlemi ile son bulur. Bu süreçte bizim amacımız yaşamsal işlevleri desteklemek, yeterli beslenmeyi sağlamak, rahatlığı ve güvenliği sağlamak, erken hareketlenmenin sağlamak, yara bakımını sağlamak, psikolojik destek sağlamak ve komplikasyonları önlemektir.
Hasta ameliyathaneden servisteki yatağına alınır alınmaz yaşamsal işlevleri gösteren ölçütler (tansiyon, nabız, solunum, cilt rengi, bilinç düzeyi, ağrı, vs.), kateterler ve drenler, idrar sondası ve pansumanlar kontrol edilir.
Sık aralıklarla yaşamsal işlevler kontrol edilir. Olası komplikasyonlar (kanama, emboli, tıkanıklık, cerrahi alanın bütünlüğü, vs.) açısından yakın takip uygulanır. Ağrı kontrolünün sürekliliği sağlanır. Beslenme ve sıvı desteği yapılır.
Ameliyat sonrası beslenmeye ne zaman başlanılacağı, beslenmenin hangi yolla yapılacağı ve beslenmede hangi besinlerin kullanılacağı yapılan cerrahiye göre geniş bir yelpazede değişiklik gösterir. Ancak, genel prensip olarak, hastanın mümkün olan en kısa süre içinde beslenmeye başlaması ve mümkünse bunun da doğal yolla yani ağızdan yapılması amaçlanır.
Özellikle sindirim sistemini ilgilendiren ameliyatlardan sonra ağızdan beslenmeye kademeli olarak başlanır. Öncelikle hastanın sıvı tüketmesi istenir. Sıvıları tüketmekte sorun yaşamayan hastalarda daha sonra yumuşak besinlere ve daha sonra da katı besinlere geçilir. Ağızdan beslenmeye ne zaman başlanacağını ilgili hekimin belirlemesi gerekir. Ancak, ağızdan beslenmeye başlamanın gecikeği ön görülürse damardan verilen özel solüsyonlarla beslenme sağlanabilir.
Herhangi bir hastalık ve tedavi sürecinde hastayı en çok sıkıntıya sokan unsur ağrıdır. Cerrahide güncel yaklaşım, hastanın ağrısını kesmekten öte, hastanın ağrı ile hiç tanışmamasını sağlamaktır. Günümüzde birçok ağrı kontrolü yöntemi mevcuttur. Ağrı kontrolünde tek amaç hastanın rahat ettirilmesi değildir; ağrının yol açtığı birçok fizyolojik ve psikolojik sonuç vardır. Örneğin; karın ameliyatı geçiren hastalarda zaten karındaki kesi nedeniyle solunum az ya da çok sekteye uğrar; eğer hastanın ağrısı varsa, karın kaslarını kullanmamak için solunumunu daha yüzeyel hale getirir ve öksürmekten kaçınır; bunun sonucunda akciğerler yeterince havalanmaz ve temizlenemez; bu durum da ciddi akciğer sorunları ile sonuçlanabilir. Kısacası, ağrı kontrolü iyileşme sürecinin olmazsa olmaz parçasıdır.
İnsan vücudu, sürekli oturmaya veya yatmaya uygun bir yapı değildir. Hareketsizliğin birçok tıbbi sonucu mevcuttur ve ameliyat sonrası süreçte bunlar çok ciddi sorunlarla karşımıza çıkabilirler. Erken hareketlenme yaşamsal fonksiyonların normale dönmesini hızlandırır, bağırsak hareketliliğini sağlar, eklem ve kas hareketliliğini sağlar, derin ven trombozu (toplardamarlarda pıhtı oluması) ve emboliyi (akciğere pıhtı atılması) önler ve hastanın özgüvenini artırır. Hastaların erken hareketlenme ile ilgili en büyük endişesi yaraya veya ameliyat bölgesine bir zarar gelmesi riskidir. Bir gözlemci eşliğinde, doğru şekilde yapılan hareketlenme ile bu risk ortadan kalkar.
Ciltteki kesinin dikilerek kapatıldığı durumlarda, 24. saatin sonunda dikiş hattı tamamen epitel hücreleri ile örülmüş hale gelir. Epitelle kaplandıktan sonra artık yaranın hava, su ve bakteri geçirmesi söz konusu değildir. Bu nedenle, teorik olarak, 24. saatten sonra yara yıkanabilir ve açık bırakılabilir. Bizim konudaki tutumumuz, yaranın 48. saatte açılması ve hastanın yıkanmaya başlanması şeklindedir. Yıkanırken normal beyaz sabun ile yara temizlenebilir ancak keselemek, tırnak ile temizlemeye çalışmak doğru değildir. Duşun ardından yaraya herhangi bir ilaç sürülmesi veya üzerinin kapatılması gerekmez; doğrudan temiz çamaşır giyilebilir.
Eğer yara kendiliğinden eriyen iplerle dikildi ise, dikişleri aldırmanız gerekmez; zira; bu ipler ya dışarıdan görülmezler ya da görünüyorsalar dahi 10. gün civarı kendiliğinden düşerler. Eğer yara kendiliğinden erimeyen iplerle dikilmişse, dikişler genellikle ameliyattan sonraki 7.-10. günler arasında alınır. Dikişlerin ne zaman alınacağı konusunda sorumlu hekim farklı bir öneride bulunabilir. Örneğin, yaranın yeterli iyileşmediği durumlarda dikişleri daha geç alabilir veya apse oluşması halinde dikişleri daha erken alıp yarayı açık bırakabilir.
Ameliyat sonrası dönemde birçok sorunla karşılaşılabilir. Bunlar arasında en sık görülen ve en önemli olanlar şunlardır: Ameliyat kesilerinin olduğu yerlerde veya karında ciddi ağrı, ameliyat yarasında açılma veya dışa doğru balonlaşma, ameliyat yarasından iltihabi, kötü kokulu veya kanlı akıntı, ateş, sarılık, kusma, karında rahatsız edici düzeyde şişkinlik, nefes darlığı, göğüs ağrısı, idrarda yanma, kanlı kusma veya kanlı dışkılama. Sadece burada listelenen şikayetler değil, sizi rahatsız edecek düzeyde olan herhangi bir şikayet oluşması halinde cerrahi ekiple iletişime geçmeniz gerekir.